26 Aralık 2008 Cuma

1929 dan sonraki en büyük mali kriz mi geliyor?

(Not: Bu yazıyı 3 ekim 2008'de bir forumda yazmıştım, dediğim pek çok şey çıktı)

Dünyanın en güçlü bankaları batıyorlar, kimileri özel operasyonlarla kurtuluyorlar. Bu bankaların çürük yumurtalar olduğu söyleniyor ancak ben aynı fikirde değilim çünkü tüm bankalar, özellikle de tüm büyükler aynı stratejilerle oynuyorlar, aynı şekilde çalışıyorlar, sadece bazıları kriz dalgası tam koptuğunda uygunsuz pozisyonda yakalandılar. hayatta da böyle değil midir, hayatın ne getireceği belli olmaz bazen risk almış oluruz ve o şekilde yakalanırız bazen de köşemize sinmiş oluruz tesadüfen olumsuz bir şey olduğunda ve tamamen rastlantı eseri yırtarız. bu bankacılıkta da böyle her an her banka uzun pozisyonda olmuyor ki. Belki bu 1 ay sonra olsa X bankası yerine Y bankası batacaktı.

Yani burada önemli olan piyasaların yapısı. Pazarlama stratejileri, kar yarışları, senelerdir devam eden likidite bolluğu ve dolayısı ile oluşan risk iştahı...

Limitleri ne kadar zorlarsanız motoru patlatma olasılığınız da o kadar artar.

Tabi bir husus daha var, o da türev ürünler.
Atom bombasından bile daha tehlikeli bir buluş belki de. 1929 ve öncesinde dünya ekonomisi çok zararsızdı, finans mühendisleri yoktu, iktisatçılar ancak mikro iktisat tarttışıyor ve mikro konulara kafa yoruyorlardı. Bugün kredi türevleri ve future sözleşmeler, opsiyonlar, swaplar ve hibrit türevlerden oluşan inanılmaz karmaşık ve şişkin bir piyasa var.

Kredi türevleri, artan risk iştahının da etkisiyle bankalara her önüne gelene kredi verme kapısını açtı, kredileri menkul kıymetlere bağlayıp sattılar ve ceplerinden para çıkmadan, yalnzıca iki yönlü risk üstlenerek bankalar çok para kazandılar. Patlayan kredileri de kredi swaplarıyla birbirlerine kakaladılar ama sorun neydi biliyor musunuz, sonuçta bu swaplar ve genel anlamda kredi türevlerinde toplam zarar sabitti, bu araçlar sadece riski yeniden dağıtma araçlarıydı, zarar birinde kalmazsa diğerinde kalıyordu ama sonuçta "kalıyordu" yok olmuyordu. Ee günden güne artan yarış daha da kötü müşterilere büyük krediler verilmesine yol açtı ve sistem acayip zayıfladı, çok kırılgan hale geldi, en ufak bir şey olsa krediler patr patır patlamaya başlayacaktı ki öyle de oldu zaten.

Bunlar bankaların krediler birimleri ve kredi komitelerinin krizdeki suçu (tabi suç kişilerde değil sistemde). Bir de hazine birimlerinin suçu var ki o da en az bu kadar büyük ve bence henüz pek bir şey olmuş değil bu konuda. Asıl krizi büyütecek olan bunlar.
Banka açısından da bakmayalım hatta, temelde future, opsiyon ve swapları ele alalım.
Bu ürünlerin hem organize borsalarda hem de borsa dışında finansal kuruluşlarla müşteriler arasında alım satımı oluyor.
İnanılmaz yüksek hacimlerde hem de.

Bu ürünler ilk çıktığında üretilme amaçları risk yönetimi yani hedging idi. piyasada şirketler fiyat risklerinden korunmak için emtia futures, faiz ve kur riskinden kurtulmak için de finansal futures sözleşmeler kullanacak, arada da bir kısım spekülatörler olacak ki piyaanın etkinliği artsın her sözleşmenin arzı ya da talebi olsun. Kitapları açın bakın hemen hemen hepsi aynı örnekleri vererek anlatır. Bir ithalatçı olur bilmem kaç bin dolar ödemesi olur 3 ay sonra falan filan (hep de aynı örneği veriler :D) Hep insanların türev araçları kullanarak nasıl zarardan yırttıklarını anlatır dururlar. 2007 yılında ihsan ersan hocadan (türev araçlar konusunda türkiyede en bilgili şahıslardandır, türkiyedeki en eski türev araçlar kitabının da yazarı o bildiğim kadarı ile) risk yönetimi dersi alıyorduk yüksek lisansta, adam o kadar üstüne basa basa olumsuz kısmını anlatıyordu ki anlam veremiyordum, zaten türev araçları duyalı 1 sene olmamış, kavrayamamışım tam. Ama şimdi hocaya hak veriyorum gerçekten de hep olumlu tarafı anlatılır. Risk yönetimi uygulaması anlatılır.

Bugün türevleri kullananların %95i spekülasyon amacıyla kullanıyor (ya da bilinçli olmayıp hatalı hedging yapıyor). Ee, özellikle borsalarda korkunç bir kaldıraç var, 150 YTL ile 1000 dolarlık sözleşmeye giriyorsun 1000 doların ettiği kar ya da zarar sana yansıyor. 1000 dolar 1250 YTL desek 1000 dolarda edeceğin %1 kar 12.5 ytl'dir ve başlangıçta riske atılan paraya oranlarsak kar oranı 12.5/150= %8-9 falan eder. fon sahipleri bu iştahla atılıyorlar türev ürünlere.

Hele şimdi finans mühendisleri sağolsun ne karmaşık ne acayip ürünler çıkarttı, benim spk türev araçlar lisansım var ben bile kavramakta güçlük çekiyorum. Böyle anlaşılması hakim olması zor ürünler ve böyle büyük kaldıraçlar olunca tabi piyasalar şiştikçe şişiyor, ortada dönen paralar büyüdükçe büyüyor. Bir şirket 100 kere büyük kar etsin bir kere büyük zarar etsin batar.. Finansal sistem de malum en nihayetinde kökeninde borç-alacak mevzusu olduğundan bir şirketin batması diğer şirketleri ve ödemeleri de etkiliyor. Ödemeler sisteminin kilitlenmesi krizlerin en babasıdır. Finansal türevlerdeki patlamalar daha çoook büyük krizlere gebe kısacası.
Daha bankaların hazineleri ve diğer finansal fonların yöneticileri türevlerle kârı kovalamaya, kazandıkça daha da çok kazanmaya uğraşmaya devam edecekler tüm dünyada bu böyle. sistem bu. Mecbur her kurum böyle yapmak durumunda bu rekabet ortamında.

Ama unutulmaması gereken şu ki, kredi türevleri gibi future, opsiyon, swap ve yeni nesil türevlerde de toplam değişmiyor, bir taraf ne kadar kar ederse diğer taraf da o kadar zarar ediyor, bu yarış tamamen zararı yansıtma ve kârı çekme; yeniden dağıtımda doğru tarafta olma yarışı. Yoksa yoktan varlık var etmiyorlar. Daha önce de dediğim gibi 100 kere kar eder bir şirket ama bir kere zarar etti mi batar, hatta hiç zarar etmese dahi bir kere likiditesini sıfırladı mı batar. Böylece de krizler olur bu hikaye böyle sürer gider.

Bence Türkiyede kumarhaneler kapatıldı ama çok daha büyük bir kumarhane açıldı izmirde, Allahtan kumarbazların haberi yok daha. İzmirin işlem hacimleriyle Chicagonun falan işlem hacimlerini karşılaştırmıyorum bile. Varın gerisini siz düşünün.

MD

Hiç yorum yok: