3 Ocak 2009 Cumartesi

İlk görüntüye her zaman aldanmamak gerek... J eğrisi.

Daha önce Marshall Lerner koşulundan ve ithalat/ihracat talep esnekliklerinden bahsetmiştim.

Şimdi de devalüasyon ve dış ticaret açığının kapanması ilişkisinde çok sık rastlanan bir durumdan bahsetmek istiyorum.

Kısa vadede genellikle ithalat ve ihracat talepleri pek esnek değildir. Kur değişmelerine dış ticaret yapan firmalar çok hızlı bir şekilde tepki gösteremezler. Yürülükte olan anlaşmaları bozmak, mevcut iş bağlantılarını değiştirmek, yeni bağlantılar bulmak, üretim düzeyini anında değiştirmek kolay değildir. Bu nedenle kısa vadede ne ithalat talebi ne de ihracat talebi pek esnek değildir. Kurlar ne kadar değişirse değişsin ithalat ya da ihracat miktarları pek değişmez. Bu nedenle kısa vadede bu esneklikler toplamı sıfıra yakındır ve kurların yükselmesi, dış ticaret dengesini iyice bozar.

Uzun dönemde ise yukarıda saydığım her şey değişebilir ve kur değişimlerine göre firmalar her türlü ihracat ve ithalat kararlarını değiştirip uygulamaya geçirebilirler. Bu sayede uzun dönem esneklikler toplamı daha yüksektir ve bu toplam 1'i aştığında dış ticaret dengesindeki düzelme belli bir gecikmeyle de olsa gerçekleşebilir.

Burada dış ticaret dengesi J şekline benzer yol izler, zaman içinde kısa süre daha da kötüye gider, sonra belli bir noktadan sonra düzelmeye başlar ve eski seviyesini de aşar(eğer gerekli koşullar sağlanıyorsa). Bu nedenle bu olguya J eğrisi adı verilir.

Baştaki bozulma eğer yanlış yorumlanırsa ekonomi yönetimince ciddi hatalar yapılabilir.

Burada önemli olan kısa dönemdeki bozulmayı iyi idare edebilmek ve uzun dönem esneklikler toplamının 1'i aşıp aşamayacağını kestirmektir.

Benim geçmişte okuduğum bir çalışmada Türkiye'nin kısa dönem esneklikler toplamı nerdeyse sıfır, uzun dönem esneklikler toplamı da 1'e çok yakın bulunmuştu. Bu da uzun dönemde bile kur artışının sorunumuza çare olmayacağını gösteriyordu.

Daha önce de yazdığım gibi dış ticaret açığını ve hatta üke ekonomisini geliştirmek için kur, para, faiz, vergi vb. gibi araçlar yerine gerçek anlamda uğraş vererek potansiyelimizi ortaya koymalıyız. Burada son söz olarak önceki yazımın son paragrafını aynen tekrarlamak istiyorum:

"İhracatınızı gerçek anlamda sağlam ve kalıcı olarak arttırmanın yolu elbette ki teknoloji geliştirmekten, üretiminde diğer ülkelere göre (izafi olarak) üstün olduğunuz malları üretmekten, talebi ve parasal değeri yüksek olan veya gelecek vaat eden malları üretmekten, iyi yurtdışı bağlantılar yapmaktan, marka üretmekten geçer. Önemli olan yüksek katma değerli malları üretip dış aleme satabilmektir. Bu hem toplumun (özellikle işletme sahiplerinin) iş ahlakına, ülkenin bilim düzeyine, araştırma – geliştirme faaliyetlerine verilen öneme hem de devletin özellikle maliye ve dış ticaret politikalarının ihracatı destekleyici, teşvik edici olmasına bağlıdır. Benzer şekilde ithalatı kısmanın yolu bireylerin lüks ithal malların tüketiminden azami ölçüde kaçınmasına, yükte hafif pahada ağır malların (ipod, laptop, lüks saat vb. gibi üretilmesinde çok az emek faktörüne karşılık hatırı sayılır miktarda sermaye ve inanılmaz yüksek oranda bilgi faktörü gerektiren küçük hacimli ama pahalı mallar) üretiminin yurtiçinde de gerçekleştirilebilmesine, özellikle imalat endüstrisindeki dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasına bağlıdır. "

MD

2 yorum:

Adsız dedi ki...

hocam tam marshall-lerner koşulunu, j eğrisini araştırıyordum böyle güzel bir siteye denk geldim çok teşekkürler anlaşılabilir yazıların için

Oğuz TURAN

X dedi ki...

Rica ederim, özellikle makale formatının tam tersi yazmaya çalışıyorum anlaşılır olmak için :D